bir diğer kanıtı ise, genetik şifrenin kodlanış biçimidir.
Gelişmiş canlılardaki bilinen hemen hemen tüm genler, canlıyla
ilgili birden fazla bilgiyi içerirler. Örneğin bir gen,
ediyor olabilir. Moleküler biyolog Michael Denton, genlerin
"pleiotropik etki"denen bu özelliğini şöyle izah eder:
Canlıların genetik yapılarındaki bu özellik
nedeniyle, tesadüfi bir mutasyon sonucu DNA'daki herhangi
bir gende meydana gelen bozukluk, birden fazla organa etki
edecektir. Böylece mutasyon sadece belirli bir bölge içinde
kalmayacak, çok daha fazla yıkıcı etkilere sahip olacaktır.
Eğer bu etkilerin birinin çok nadir rastlanacak bir tesadüf
sonucunda yararlı olabileceği varsayılsa bile, diğer etkilerin
kaçınılmaz zararı bu yararı da yok edecektir.
Mutasyonların neden evrim sağlayamayacağını
üç ana maddede özetlemek mümkündür:
� Mutasyonlar her zaman zararlıdır: Mutasyon
rastgele meydana geldiği için, hemen her zaman mutasyon
geçiren canlıya zarar verir. Mantık gereği, mükemmel ve
karmaşık olan bir yapıya yapılacak herhangi bir bilinçsiz
müdahale, o yapıyı daha ileri götürmez, aksine tahrip eder.
Nitekim hiçbir gözlemlenmiş "faydalı mutasyon"yoktur.
� Mutasyon sonucunda DNA'ya yeni bilgi eklenmez:
Genetik bilgiyi oluşturan parçalar yerlerinden kopup sökülür,
tahrip olur ya da DNA'nın farklı yerlerine taşınır. Ama
mutasyonlar hiçbir şekilde canlıya yeni bir organ ya da
yeni bir özellik kazandırmazlar. Ancak bacağın sırttan,
kulağın karından çıkması gibi anormalliklere sebep olurlar.
� Mutasyonun bir sonraki nesile aktarılabilmesi
için, mutlaka üreme hücrelerinde meydana gelmesi gerekir:
Vücudun herhangi bir hücresinde veya organında meydana gelen
değişim bir sonraki nesle aktarılmaz. Örneğin bir insanın
gözü, radyasyon ve benzeri etkilerle mutasyona uğrayıp orijinal
formundan farklılaşabilir, ama bu kendisinden sonraki nesillere
geçmeyecektir.
Escherichia coli bakterisi, bir milyar yıl öncesindeki örneklerinden farksızdır. Bu uzun zaman dilimi içinde gerçekleşen sayısız mutasyon, canlıda hiçbir yapısal değişiklik oluşturmamıştır. |
Tüm bunlar, doğal seleksiyon ve mutasyon mekanizmalarının
hiçbir evrimleştirici etkiye sahip olmadıklarını göstermektedir.
Nitekim şimdiye kadar bu yolla elde edilmiş hiçbir gözlenebilir
"evrim"örneği yoktur. Buna karşılık evrimci biyologlar kimi
zaman "doğal seleksiyon ve mutasyon mekanizmalarının evrimleştirici
etkisini gözlemleyemiyoruz, çünkü bu mekanizmalar ancak
çok uzun zaman içinde etkili olur"gibi bir açıklama öne
sürerler. Oysa bu da hiçbir bilimsel temeli olmayan bir
avuntudan başka bir şey değildir. Çünkü meyve sinekleri
ya da bakteriler gibi yaşam süreleri çok kısa olan ve dolayısıyla
tek bir bilim adamının binlerce neslini gözlemleyebildiği
canlılarda da hiçbir "evrim"gözlemlenmemektedir. Pierre-Paul
Grassé, bakterilerin evrimi geçersiz kılan değişmezliği
hakkında da şunları söyler: